İyi kaptan, kötü kaptanı yendi!

Hiç olmak istemediğim bi yerde, hiç oturmak istemediğim bi sandalyede oturmaktaydım.
Aslında hiç benim (miş) gibi hissedemediğim, hiç sahiplen-emediğim, hep bi ayağım gitmek üzere kapıya yanaşık ruh halim ve sonundaki sahiplik bildiren o iyelik ekinden deli gibi kurtulmak istediğim,  o masa(m) ın başındaydım.
Bazen yerinden kaldırıp, kötelemek istiyorum.
Mecburen yürüttüğün bir gönül ilişkisi gibi düşün.
Ruhun çoktan gitmiştir hani. Aklın çoktan terketmiştir  olay mahallini.
Ama ayakların orda duruyordur hala,  -mecburcu-  köle gibi.
Neyin,
kimin,
niye?
-yok- tan bekçiliğini yaptığını bilemediğin, aslında bal gibi bilip de bilmezden geldiğin, yüzleşmekten korktuğun, kaçtığın aynalar gibi.

Kimsenin engeli -kendinden başka- hiç kimse değil halbuki!
İşte böyle bir ruh halindeydim.
...
Oturdum, kağıttan gemiler yaptım.
 Üç tane oldu,  dört tane oldu,  derken altı yedi...dokuz.
"Yelda!"  diye seslendim.
Geldi...
"Aaa! gemiler mi yaptın sen"  dedi.
"Evet" dedim.
"Gemiler yaptım;   seç - beğen- al!"
En küçük iki tanesini seçip, içiçe  koydu.
"Neden" dedim. "Neden en küçükleri seçtin?   "Bilmeemmm....ben herşeyin küçüğünü severim!" dedi.
Güldüm...

Gitti.

Filiz  geldi. "Bunlar senin şu anki ruh halinin gemileri mi?" dedi. İçimdeki duyguların ağırlığına bakılırsa, ne kadar doğru bi tespitti. Önümde sıra sıra dizilmiş yük gemileri...

Kötü kaptan, götüremiyor gemileri(mi)!
...

Bu kez de Filiz, geriye kalanların en  küçüğüne uzattı  elini. Ne ilginç bir tesadüf ki  "gemilerin şansı küçük sevenlerden açıldı iyi mi? elini uzatan küçüğüne uzatıyor" dedim.
"Mesela,  şu senin hoşlanma ihtimalin olan erkek olsun"  dedi.
"E neye göre  en küçüğünü seçtin?" dedim.
"Hayatında küçük bi yer kaplasın,  fazla da önemli olmasına gerek yok"  dedi.

Bastık kahkahayı! :)

Sonra o da gitti.

Ayşe abla geldi.
Sırayla anlattm,  gemilerimin son on dakika içinde başından geçenleri...
"Bak işte, bu bile ne kadar çok ipucu veriyor insanların bakışları hakkında. Hiç aklına gelir miydi bunları yaparken, bunları duyacağın"  dedi.

Yelda benim en yakın arkadaşlarımdan biri. Onun bütün eşyaların en küçüğünü sevdiğini hiç bilmiyordum!
Ya da Filiz' in  "erkek dediğin hayatında küçük bi yer kaplamalı" diyebileceğini  bin yıl düşünsem aklıma getiremezdim. Her şeyin bi zamanı var dedikleri buymuş demek ki.

Derken...gün bitti.

Kendimi yer çekiminin emrine bıraktım,  gemilerimi suyun yüzüne.
yüzüyorlar şimdi...
Pardon!
Duyamadım.
Ankarada deniz yok mu demiştin!?
Hadi canım!
Güldürme beni:)
İyi kaptan, kötü kaptanı yendi!

Yorumlar

  1. ıyı kaptan kötü kaptanı yendi ve sizden yıne harika bı kalem.tesekkrler

    YanıtlaSil
  2. ah gemiler gemileeeer, Metin Ersoy'dan sonra onca kişinin de söylediği "vakit yok gemi kalkıyor artık"ından, Yahya Kemal'in "Sessiz Gemi"sine, E.Günlüğü'nün "ah küçücük gemi sulara attın şimdi kendini delisin"inden, İlhan İrem'in "gemiler döner geriye"sine,titanic'e. Bilmediğim, bilip de unuttuğum onca gemi. Bu filoya Oya'nın gemileri eklendi; kaptanın da geminin de yolu açık olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gittiği her seferin "memnun" u olsun...hep başka bi seferin yolunda olsun ;) teşekkür ederim canımmm...

      Sil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu