Menekşe ve bir kaç şey daha...
Garson geliyor. "Soslu cevizli kek ve bi açık çay" diyorum. "Hemen" diyip gidiyor. İki dakika sonra elinde kek ve çayımla geri geliyor. Onları masaya bıraktıktan sonra teşekkür etmek için kafamı kaldırdığımda göz göze geliyoruz. Gülümseyerek masamdaki menekşeyi alıyor...Tuhaf tuhaf bakıyorum suratına. "Niye alıyorsun ki şimdi çiçeğimi?" der gibi... Anlıyor...açıklama yapma ihtiyacı hissediyor. "Biraz güneşlensinler diye şu masaya koyacağım" diyor sağımda duran güney cepheli masayı göstererek. :) Yüzümdeki soru işareti kayboluyor. Bu kez ben gülümsüyorum...O menekşeler içime kaçıyor birden. Bi yerlerimi tatlı tatlı gıdıklıyor... Oğlan bahşişi haketti! Röportaj yapmayı çok istediğim birine sorular hazırlıyorum...Canım bugün açık havada yazmak, düşünmek hayal kurmak istedi. Daha önce verdiği röportajları okuyorum...Bi yerinde demiş ki, şimdilik adı bende saklı dünyalar güzeli genç kadın " Nedensiz sevemem ben!" Bayılıyorum cevaba.