Çünkü her erkek, öyle sevilmeyi hayal eder...!

Öyle genel bir bilgi ki, öyle oturmuş içimize ve öyle kanıksamışız ki, doğruluğunu yanlışlığını bile sorgulamıyoruz artık.

"Erkek değil mi?"
"Erkek milleti işte!"
"Aldatmayan erkek yoktur!"
"Sen hiç -masum- bi erkek gördün mü?"

Yazmaya devam etsem burdan Fizana varır bu liste!

Erkekler şöyledir, erkekler böyledir...

Ben inanmıyorum!
ya da inanmak istemiyorum...

Çünkü masum erkek var mı ? sorusunu her duyduğumda, en önce "babamın" da bi erkek olduğu geliyor aklıma!
Orda duruyorum...!

Ve bunu hep söylüyorum, gene söylüyorum. O benim "en sadık sevgilim!"
Ve sadece "o" nun varlığı bile, tek başına benim kafamdaki bu genellemelerin hepsini silip süpürmeye yetiyor.

Dünyanın en masum adamı mı?
Belki öyle, belki hiç değil!

Ama mesela düşün ki, bana "en kırgın" olduğu gün...elinde koca bi demet çiçekle benim doğum günümü kutlamış bir  adam o!

"Bilsem ki hayatının geri kalanında,  verdiğin bu karar seni yüzde yüz mutlu edecek! o zaman susardım ama benim yüzde bire bile tahammülüm yok!" demişti...

Kahretsin! ne var ki o yedi yüz sayfalık "OLasılıksız"ı üç günde sular seller gibi okuyup bitirmiş bi kızdım ben ve çok iyi biliyordum ki, bu hayatın içinde  o "yüzde bir" ihtimal hep vardı!!!
Vardı da...
Ama ne şanslıydım ki, gene  aynı hayatın içinde,  benim yüzde bir ihtimalle bile mutsuz olma fikrime katlanamayan bir de "adam" vardı!

Kimse kusura bakmasın!
O sağ olduğu sürece...ben onunla aynı havayı soluduğum sürece... benim "bütün erkeklerin aynı!" olduğuna ikna olmam çok zor!
...

Bugün günlerden Perşembeydi.
En yakın halkadan üç dört arkadaşımla öğle kahvesi içiyorduk.
Bir sürü şey konuşuldu...
O konu başlıklarından biri de,  benim blog sayfamda yayınladığım bir yazımın,  hiç bilmediğim bir facebook sayfasında  tamamen bilgim dışında yayınlanmasıydı.

Çok şaşırmıştım, çok üzülmüştüm ama bir o kadar da mutlu olmuştum...

Üzüldüm, çünkü söylediğim gibi hiç bilgim yoktu.
Çok mutlu oldum, çünkü hiç tanımadığım insanların çok güzel yorumlarını okumuştum o hikayenin altında.

Dedim ki kızlara "o gün baktığımda hiç dikkat etmemişim ama biri aynen şöyle yazmış;

" Ne yaptınız yaaa! Peki benim şu an döktüğüm gözyaşının hesabını kim verecek!?"

İçimdeki bütün sular göğe doğru yükselmişti sanki o yorumu okuduğumda.

Benim hissettiğim bi duygu, hiç tanımadığım bi "erkeğin" gözlerini ıslatmıştı.

Az şey mi?

Benim için değil!

Ve "erkekler ağlamaz!" sloganının kol gezdiği bi memlekette bi erkek hem de bundan hiç yüksünmeden tüm samimiyetiyle öyle bi yorum yazmıştı.

Belki sizin için bunu anlamak çok zor,

ama insan duygulanıyor...

Senin hissettiğin bi duygunun hiç tanımadığın bir yabancının kalbini böyle burkabilmesi, insanı hallerden hallere sürükleyebiliyor.

Beni sürükledi...!

Ve dedim ki sonra "garip değil mi ama yaaa, insan böyle durumlarda nedense en duygulu yorumları hep -kadınlardan-bekliyor!"
Nasıl bir kafaysa bu artık!
Sanki "duygu" dediğimiz şey kadınların senetli sepetli malı!
Erkekler bedelini ödememişya çünkü...bu bilgi kafamıza böyle yerleşmişya...

Onlarda yok!
Bizde ziyadesiyle (?) sanıyoruz değil mi?

Oysa o yazının altındaki en samimi, en içten en güzel yorumları hep "erkekler" yapmıştı!
Hikaye bir aşk hikayesiydi ve ilginç bi şekilde en çok "erkekler-i" etkilemişti...
İlginç diyorum çünkü; kafamızdaki yerleşik -erkek- anlayışını tamamen ters köşeye yatırıyor!

Dedi ki Ayfer;
" Neden bu kadar şaşırdın ki? O hikayeden elbette en çok erkekler etkilenecekti.
Çünkü her erkek, öyle sevilmeyi hayal eder!"



Dipnot: O yazıyı yayınladığım ilk günlerde biri bana şu soruyu sormuştu "Gerçekten gözleri,  o kadar mı güzeldi!?"
Şimdi sıkı dur!
O soruyu soran da gene bir erkekti!

Yorumlar

  1. Bir erkek tarafından canınızın hiç acıtılmadıı çok belli

    YanıtlaSil
  2. Bence bu yazıdan varılabilecek en son sonuca varmışsınız!

    YanıtlaSil
  3. o hikayenin adını öğrenebilir miyim?

    YanıtlaSil
  4. "Hayat çok kuru ıslatmak lazım!" (popüler yazılar listesinde ikinci sıradaki yazı. ) ilginiz için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu