Devlet izniyle sevişmek... mi?

Biri kadın, diğeri erkekti.
Oturduğum kafede yan masamda  oturuyorlardı.
Birbirlerine aşık oldukları her hallerinden belliydi zaten ama; ikisinin de başkalarıyla evli olduklarını az sonra öğrenecektim.
...
Yaklaşık kırk beş dakika sonra dersim var; uzun uzadıya bişeyler yapmak için kısa ama deli dehşet bi yağmur altında,  bi yerlerde ayak üstü vakit geçirmek için uzun bi zamanım var...Haliyle bulduğum ilk mekanın kapısından süzülüyorum içeri.
Sıradan...aslında kafe demeye ramak kala bi yer. Bildiğimiz Simitçiden biraz hallice.

Oturuyorum rast gele bi masaya. Garson geliyor...ne istediğimi soruyor. "Çay" diyorum tek kelimeyle.
"Hemen" diyip gidiyor.
Telefonum çalıyor tam o sırada...canım kimselerle konuşmak istemiyor.
Açmıyorum.
Sessize alıp, bi sigara yakıyorum.

İşten çıkmışım...yorgunum...dışarda deli bi yağmur yağıyor...şemsiyemi unutmuşum...içimden birine küsmüşüm...O'nun bundan haberi bile yokmuş...saçlarım ıslak...

Derken...

Kafamı sağa çeviriyorum...Yan masamda oturan  adamla  kadının baya ateşli bi şekilde öpüştüğünü görüyorum..
Ayak üstü, köşe başlarında...gece yarısı ulu orta, barlarda alalade her türlü "yiyişme" ye gözüm alışıktı da.
Mekan  sıradan bi kafe,  vakit de akşamın ilk saatleri olunca, ne yalan söyleyim bi garipsiyorum...
Ben sevişmeyi bi çeşit "ilaç" ya da alkol sanıyor olabilir miyim?
Belli saatlerde belli mekanlarda alınır ancak... gibi.
Ben yok sanıyorum ama; benim kafamın içinde de minik tabletler halinde tabular var  belli ki.
Uygun ortam bulduğunda ortaya çıkan....bilemedim.
Neyse...

Dakikalar geçiyor...garson çayımı getiriyor.
Bu kez kadının telefonu çalıyor...ayağa kalkıp masadan uzaklaşıyor.
Bir dakika bile geçmeden geri geliyor. Adama "pardon canım" diyor.
Adam gülümsüyor... kadından bi öpücük daha alıyor, geri çekiliyor. "Senin kabahatin yok, şu gerizekalı karıyı bi ikna edemedim gitti" diyor.
Kadın "bir an evel etsen iyi olur, hiç tahammülüm kalmadı " diye cevap veriyor.
Ve hemen arkasından bana ikinci şoku yaşatan cümle geliyor.
Adam " peki sen? sen niye bekliyosun? artık sen de söylesene ayrılmak istediğini" diyor.
Kadın bi süre susuyor...
"Sen kesin olarak boşanmadan ben Mehmet'e ayrılmak istediğimi söylemeyi düşünmüyorum Cengiz" diyor.
"Saçmalama Gülşen" diyor adam. "Ben illaki boşanıcam. Sen ne kadar geç söylersen senin boşanma sürecin de bir okadar uzayacak"diye ekliyor sonra.
"İkna edemiyorsun işte, nasıl emin olabilirim ki?" diye cevap veriyor kadın.
"Boşanacağım diyor  adam. Mutlaka boşanacağım. Boşandıktan sonra da hiç  beklemeye tahammülüm yok. Seninle en kısa zamanda evlenip, devlet izniyle sevişeceğim..."

!!!

"Devlet izniyle sevişmek mi?" diyorum içimden...???
Hali hazırda evli olduğu kadınla belli ki "devlet iznine rağmen" sevişemeyen bir adam...başka bir kadınla mümkün olan en kısa zamanda, gene  "devletten izin almak suretiyle" sevişmek istiyor...
Belli ki adam -şirket - seviyor diyorum  kendi kendime.
Hazin hazin gülümsüyorum...durumlarının vehametine.
Duyduğum cümlenin kendisinden çok, bu tarihi cümleyi kuranın, kadın değil de erkek olmasına hayret ederek..."uleeenn!" diyorum gene içimden. Şu lafı biz etsek  " kadın milleti değil misiniz!?" diye tefe koyarlar.
Kafeslemek isteyen hep kadındır sözüm ona... Nikah-seviciler hep kadındır! (?)

Ama hayatın cilvesi bu ya...
Yanındaki kadınla  "devletten izin almak" suretiyle sevişmek isteyen bir adam oturuyor şu an yan masamda
Ve hiç farkında olmadan belki de bir milat yazıyor hemcinsleri adına...
...
Başlıyorum gene iç sesimle konuşmaya...
Keşke tutup silkeleyebilsem ikisini de!
"Kendinize gelin!" diyebilsem.
Sevişmek...adı üstünde. "Sevmek-ten" gelen bir eylem!!!
Kelimelerin köküne inmek gerek bazen!
Sen birini sev-iyorsun diye...
Devlet baba' ya NE???
Bana ne?
Kime ne?

Tamam; aşığa maşuk gerek!
Tamam; aşk ateşten bir gömlek!
Tamam; aşk adama her boku eder...DE,
Aşk kuru düzeni neyler!?
Bana sorarsanız, aşk düzen-SİZLİK ister...!
Aşk'ın "başını bağlamaya" değil de başı-boş-luğa ihtiyacı  vardır.
Aşk "serbestliği" sever!
Ne var ki, herkesin aşk tarifi kendini bağlar.
Haliyle, yapmıyorum tabi öyle bir sersemliği:)
...efendi efendi kalkıyorum masadan.
Ders saatim geliyor.
İki lira bırakıyorum çay bardağının yanına.
Yürüyorum yoluma...


(dipnot: olay tamamen gerçek olup bu akşam saatlerinde Kızılayda bir mekanda vuku bulmuştur! isimleri değiştirdim tabi. Dünya hali...ne olur... ne olmaz! )




Yorumlar

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu