Nurgül Yeşilçay gibi kadınlar çoğalsın...çok olsun istiyorum!


Nasıl ki erkeklerin bin bir çeşidi varsa, kadınların da var.
Açıklısı, koyulusu, aklı bulanık olanı, sözü net olanı, ruhu karanlık olanı, gönlü aydınlık olanı...

Hazır cevaplısı...kararsızı. Sözünde duranı, dönek olanı!
Çok çalışanı, hep koşanı...buna karşılık sırt üstü yatanı....
Ve daha neleri...

Nurgül Yeşilçay'ı çok seviyorum çünkü;

Net bi kadın! Lafı hiç eğip bükmüyor, birilerine yaranmak için kulağını tersten göstermek gibi tuhaf akrobatik hareketlere girmiyor.
Aklıyla dilinin mesafesi çok yakın...yorgunu yokuşa sürmüyor!  Üç vesait yaptırmıyor.

Mesela " hakkınızda çıkan aşk haberlerine eski kocanız ne diyor?" sorusuna: Cem sadece çocuğumun babası, o da çocuğumu ilgilendirir! Ne dediğinin benim için bi önemi olamaz!" diyor...
Mesela; ilerde oğlunuz büyüdüğünde, filmlerde oynadığnız cesur sahneler için size müdehale etmek isterse?" sorusuna;  "Birbirimizin hayatına bu kadar karışmayalım istersen oğum!" derim diyor..

Şimdi diyebilirsiniz ki...eee? bu cevapların nesi O'nu senin gözünde,  diğer kadınlardan bu kadar ayırıyor?
Hemen cevap veriyorum...

Bizim memleketimiz öyle bi memleket ki, hiç bi kadının "kendisi" olmasına izin verilmiyor!
Önce babanı düşünmek zorundasın!

"Kafası yere gelmeyecek!"

Sonra  ağabeyini, sonra üç günlük yoldaki akrabanın senin hakkında ne düşündüğü, çalışan kadınsan amirinden yeme ihtimalin kuvvetle muhtemel olan zılgıtı... hatta mahalle bakkalını, köşedeki manavı... daha sayayım mı?

Misal etek boyun iki santim yukardaysa, başına gelebilecek her hangi olumsuz bi  olayda "kaşınmış olma" ihtimalin çok yüksek olacak!(?)
Bırakın ki o kocaman "özgürlüğün" tarifini, ne giyeceğime bile hür irademle karar veremediğim bi hayatı ben napayım?

Şunu demek istiyorum ki zor...! kadın olmak gerçekten çok zor...
Ama;
Bazı kadınlar var ki...tüm bunların karşısında öyle dimdik durabiliyor ki,
hayran olmamak elde değil!

Sürekli birilerine yaranmaya çalışmak zorunda hissetmeyen, kendi sözünü kendi duygusunu bu netlikte dile getiren, toplumun "genel ahlak anlayışına" köle olmayan,
her koşulda "ben bir bireyim!" diyebilen!
birileri benim hep "iyi kadın" olduğumu düşünmeli anlayışına hizmet etmeyen,
kendi iyisini kendi doğrusunu yaşayan, en azından bunun için çaba harcayan...!

Kısaca...kadınlarının hayat koşusuna zaten bi çok anlamda  yenik başladığı bir toplumda...böyle bi kadının varlığı bence çok mühim bi şey!
Ve de en çok şu yüzden önemli; sıradan bir vatandaş olan kadınların mesela kapı komşumuz Zeynep'in,  Ağrı'da doğan Fatma'nın...Çorum'un bi köyünde öğretmenlik yapan Neşe'nin...hepsinin anlaşılır tarafı çok da...Nurgül Yeşilçay'ın konumunda olan...ilk bakışta kendi gücünü tamamen kendinden alıyor pozu veren öyle bi sosyal statüyle yaşayan...zaten kimseye eyvallahı yok "gibi" duran bir sürü kadın da bunu yapıyor ya...

Deliriyorum...!

Mesela önce kendisi evli bi adamla bi ilişki yaşıyor, sonra o ilişki bitiyor bi başkasıyla evleniyor! Aradan biraz zaman geçer geçmez...e insan oğlu balık hafızalı ya hani...ilk işi evli bi adamla beraber olan diğer kadınlara laf çakmak oluyor!

Niye?

E o yıkandı arındı çünkü...artık kendisi de çok rahatlıkla bi başka kadına "namus bekçiliği" yapıp, toplumun gözünde eskiden kaybettiği itibarını kendince çok zeki bulduğu bi hamleyle kıskıvrak yakaladığını düşünüyor!

Ben size söyleyim....bi halt yakaladığı yok!

Geldiği noktada kendini çok güvenli hisseden bütün kadınların, o güven duygusuyla tüm geçmişini tek kalemde harcayıp, geçmişte yaşadığı her şeyden utanmasına...en azından o poza bürünmesine...Her konuda kendi fikrini kendi duygusunu tek kalemde çiğneyip  sırf  topluma yaranma dürtüsüyle "iyi aile kızı" kisfesini giyinen bütün kadınlara yuh diyorum!

Kaldı ki, kendisi hiç farkında değil ama, zaten her yerinden pot veriyor o elbise... hiç iyi durmuyor üzerinde!

Nurgül Yeşilçay'a gelince....
bi gün yolda görsem, sevgiden ziyade "saygı ve hayranlıkla " selamlamak isterdim kendisini...!
"O sadece oğlumun babası, bu da bi tek oğlumu ilgilendirir!" diy(ebil)en kadını!

-ebilmek...mühim bi şey!


Yorumlar

  1. Çok boyutlu bi yazı bu... bi ev arkadaşımın yaşadığı böyle bi üçlemede aşktan ölen evarkadaşım ve partnerini destekleyip evlilerde sevebilir "ajitesine" de inanan "evdekini" suçlayan biriydim, evlendim şimdi evdeki kadını da anlayabiliyorum ve şuan fikrimin hiçte aynı olmayacağından emin olabilirsiniz. Aşk dünyanın en gerçek hissi, bunu yaşayan bir erkek hiçbir sebeple bi başka kadını hayatında tutmaz inanın buna belediye nikahıda dahil ama aşık olunan dışında başka bi kadın varsa o aşkta bi sahtelik mutlaka vardır!.. Nurgül de iyi kız olmak için çark etmemiş ama fark etmiş olamazmı? Eleştiri yerini bildiği halde bu sahteliği giyinene mi acaba?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu