Sinan'da her renk var...!

9 yaşındaki yeğenimin ilk aşkının adıydı Sinan.
İki yıl önce...
Birlikte gazete okuyoruz balkonda.
O bişeyler soruyor, ben cevaplamaya çalışıyorum.
Hatta bazı sorularının cevabını veremiyorum...sinirleniyor, bozuluyor..."Sen halasın ama; bilmen gerek" diyor.
Halalar herşeyi bilir diye bişey yok diyorum.
Sen de hiçbi zaman herşeyi bil(e)meyeceksin.
Hımm... diyor ikna olmuş gibi ama; bence numara yapıyor.
Pek aklına yatmadı bu durum aslında. :)

Gazetelerin sayfalarını çevirmeye devam ediyoruz.
Bi sayfaya gelince birden çığılık atıyor bizimki.
"Halaaaa bak! aynı Sinan'a benziyor" diyor.
Aaa diyorum....ne güzel. Sinanın gözleri de böyle renkli mi?
Utanıyor galiba bi an.
Susup başını çeviriyor.
Bi iki saniye sonra yeniden koluma dokunuyor.
"Halaaaa" diyor.
"Biliyor  musun? Sinan'da  heeeer renk var...!"

Öylece kalıyorum.
Nasıl bi şaşkınlık...ve nasıl güzel bi his.
O kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam.
9 yaşında bir kız çocuğu aşkın tarifini veriyor: Sinan'da heeer renk var hala!  diyor

Diğer balkonda oturan abime koşuyorum.
Heey dostum! geçmiş olsun, seninki aşkın tarifini öğrenmiş;
daha da iflah olmaz diyorum. :)
Abi kardeş gülüyoruz minik cimcimenin haline.

Bu gün tek başıma evin terasında gazete okurken, bu fotoğrafı gördüm.
"Çok renge izin yok" diyor başlıkta.

Bir Orman mühendisinin kafasına esiyor ve İstanbul Cihangir'de salıpazarı yokuşunun merdivenlerini gökkuşağının renkleriyle boyuyor.
Merdivenler bi anda ün yapıyor...insanlar oraya fotoğraf çektirmeye gidiyor.
Sonra...önceki gün sabaha karşı "birileri" merdivenleri yeniden griye boyuyor.
Çok tepki gelince de,  Beyoğlu Belediye Başkanı "izin alınmamış, halka soracağız" cevabı veriyor.

Diyeceğim şu ki...insanoğlunun en güçlü duygularından biri olan aşkın bile tarifi bu kadar renkliyken...
Sen istesen de istemesen de, gözüne güzel görünse de görünmese de...hatta kusura bakma ama;  götünü başını da yırtsan, bu hayatın renklerini iki kilo gri boyayla kapatamayacaksın!

Bi kadın kırmızı rujuyla gözlerinin taaa içine baka baka kocaman gülümseyecek sana!
Bi adam sarı ayakkabılarıyla önünden geçip gidecek...sallamayacak seni.
Bi kız, saçlarının yarısını yeşile boyayıp, at kuyruğuyla salına salına, sana doğru gelecek.
Üstüne üstüne yürüyecek...

Deli mi ne? :)

Oğlanın teki kulağını deldirip mor bir halka takacak mesela...

Biliyor musun? ne düşünüyorum...

Keşke sen de deldirsen bi yerini, öyle çok büyük olmasına da gerek yok.
Bir kasımpatının sapı geçecek kadar belki...
Kimbilir? içine bir yudum nefes kaçar ordan.
Gözlerin yaşarınca birazcık...o da ne?

Bi de içinde yeşil hareler belirmesin mi !?

:)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu