Yüzgeç

Sen benim, içini çok iyi bildiğimi zannettiğim bi denizin ortasında, en diplerimde  yüzen bi balık gibiydin.
Bi gün küçük dilimin altından kayıp gittin!
Kaygandı zemin...hissettirmedin.
Çook zaman geçip de farkettiğimde;
varlığım bişey değildi ki yokluğumu bu denli geç hissettin diye sitem etmiştin.
Haklıydın.
Varlığını bilmediği şeyin yokluğunu da anlamıyor insan.
Belki sen de bunun üstüne biraz düşünmeliydin!

Ama şunu hatırlıyorum mesela;
çok güzel yüzgeçlerin vardı senin!
Çıkartıp geceleyin...usul usul değdirirdin.
Bilhassa dolunaylı geceleri severdin.

Hala öyle misin?

Ve şimdi ne zaman direksyonun başına geçip uzun bi yolculuğa çıkacak olsam,
bi kova su döküyorsun arkamdan.

Bi daha ıslanırım belki sanıyorsun ama;
Sana bi kötü bi de kötü haberim var.
Önce hangisini vereyim istersin?

Birincisi  şu ki;
Ben bi daha ıslanmam.
Dahası, daha da iflah olmam!










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu