Beyaz çarşaflar


Yüzün koyun yatarken bi yatakta, kulaklarımda Enrico Caruso çalmakta...aklımda bir Woody Allen filminden görüntüler akmakta...Bembeyaz çarşafların üstünde, bi otel odasında, başucumda gene Milan Kundera, sanki Otostop hikayelerini yeniden kaleme almakta...Bu kez kızı az ağlattı, oğlan daha az saçmaladı ama; gene de canım yanıyor şu an biraz. Ağlamış olmalıyım. Göz pınarlarımda bir ıslaklık sezinledim. Lakin o hikayenin etkisi midir çok da emin değilim.  Zira yatağa yatmadan az önce, serçe parmağımı banyonun kapısına sıkıştırdım diye de, ağlamış olabilirim...Hiç dudak bükme öyle, pekala mümkün!
Sahi niye filmi çekilmedi ki o hikayenin? ya da çekildi de ben mi bilmiyorum? Buyur! bir Oya ritüeli daha. Ruhumun engebeli sokaklarına hoş geldin! hanidir buralardan geçmemiştin!Yokuş aşağı inerken sorun olmuyor da, çıkarken biraz zorlanıyorsun sen de değil mi?  Haklısın! Koşarken kendini dinlemiyor pek insan. Durdun ya...gene kendinle yüzleştin. İstersen bi havlu vereyim, belki terini silmek istersin. Duş alman tercihimdir aslında ama; napalım... bu sefer de böyle olsun.
Bari ışığı kapatsaydık!

                                           

Yorumlar

  1. Beğeniler hakkında yazmak istemezdim. wood allen lafı geçince dayanamıyorum.
    -- Şu daha iyi. --şunları izledin mi? --şu ses bir harika. demek benim gibi her açıdan düşünmeyi seven biri için çok basite kaçardı.
    İnsan her zaman 'en sevdiğim.' demek yerine 'en sevdiklerim.' demeyi tercih etmeli. yoksa sevecek bir şey nasıl buluruz.
    mesala cold mountain (2003) iyi derler, Atonement (2007) çok iyi derler. bence Edge of love (2008) diğer ikisinden iki kat daha iyidir. bir film eleştirmeni değilim ama çok film izlerim.
    -- Birşey yapmadığımda kendimi kötü hissediyorum. (edge of love)

    YanıtlaSil
  2. En sevdiğim demek, Bülent Ortaçgil'in eylül akşamı şarkısındaki gibi aynı anda seni seviyorum demek gibidir başkalarına, mutlak güven duygusuyla!!! Sonra başkasını seversin, sonra başkasını, sonra başkasını...ve yine Bülent Ortaçgil der ki: Bu su hiç durmaaazzz! :) alıntılarla cevap vermek çok sevdiğim bişey değil her zaman ama bazen cuk oturuyor işte. :) inan ben de hiçbir şeyin "eleştirmen"i değilim. Hatta bazen bi çok şeyi çok çabuk mu beğeniyorum; ama bu hiç havalı değil kii :)) diye kendime kızıyorum. Üstten bakmak her nedense daha marifet(miş) gibi algılanır ya...her neyse, sen bunu mu vurgulamak istemiştin tam emin değilim ama konuyu çok dağıttıysam kusuruma bakma! Bi kitabın içine düştüm kafam bi dünya ;) dipnot: Yorumlarından bana şu duygu geçiyor : Bunu yazan her kimse, altı gerçekten dolu! ve bu şahane bi şey ;)

    YanıtlaSil
  3. Galiba ben konuyu biraz bulandırdım. sende dallandırmışsın. şimdi konu neydi diye sorsan. kitlenir kalırım. wood allen derim.
    Bende fransız duygusal trawmalarla dolu filmler izlediğimde kafam bi dünya olur. bide içinçi.
    Dipnot 1: teşekkürler, o senin güzelliğin demem gerek.
    Dipnot 2: neden yorum yazdığımı açıklamamı ister misin? (Bende açıklamak için fırsat ve yazı başlığı arıyordum.. :)

    YanıtlaSil
  4. Böyle şeyler için izin isteme bi daha benden! ;) blogum senindir...

    YanıtlaSil
  5. Bloğu takip edip, yorum yazma sebeplerim.
    (mantıklı versiyonu) Her başlığı okuyup. Bazıları hakkında yorum yürütmek istiyorum. Yazıların yazılmasında girilen çabanın kıymetini bilmem gerektiğinin hissediyorum.
    (düşünceli versiyonu) Hoş, sen bir resimle başlayan konu içeriğinin bir anda cerayan ettiğini itiraf edecek kadar basite alsan da, her yazar (blog yazarı) yazısının okurken boşa kürek sallamadığını yorumlarda benzer veya farklı düşünceleri yakalamak ümidini canlı tutarak yaşatır.
    (Takıntılı versiyonu) Faceteki gibi kuru bir beğeni de çok yavan olur..
    (saçma versiyonu) Bakalım okurken ne kaybedeceğim yazılarında. kaybetmek diyorum çünkü sonradan kazanılmış her bilgi geç kazanılmış bir tecrübe öncesinden yaşanmış hayal kırıklıkları ve hüsranın sebebi sayıyorum.
    (Bardak versiyonu) Bu geçen zamana odaklı değil, kaybedilen zamana odaklı bir düşünce şekli.Kimileri buna bardağın boş tarafından bakmak der. bardağa sürekli su dökülüyorsa, dolmasına rağmen suyun akması bir kazanç sayıbilir. lakin taşıp akmasında bir kayıp..
    (Egolu versiyonu) Yorumlarımla tatmin olmak istiyorum.
    (cüretkar versiyonu) Blog senindir diyorsun. onayını almadan Ağzımızı açamıyoz..
    (Cingene versiyonu) Aabe ortaya bir döktüreyim dedim.
    (ütobik versiyon) kimbilir belki bir gün..
    (yanlız versiyonu) kendi kendime konuşmaktan bıktım..
    (açık versiyonu) kimbilir belki ne kadar hayran toplarım.
    ( saçık versiyonu) kız güzelmiş. :)

    YanıtlaSil
  6. Gene popo sıfazlama olayına bağlayacaksın diye şu an bu yorumu okurken çok eğlendiğimi söylemeye çekindim bi an ne var ki hakikat budur! :) bir ikincisi hemen şuna açıklık getirmek istiyorum, onayını almadan ağzımızı açamıyoruz demişsin bu külliyen yalan :) Yani işin aslı şu ki, eski yazılara yorum yapıldığında oluyor bu durum sanırım ve blogu ilk aldığımda seçtiğim saçma bi ayardan kaynaklı sanırım. Çünkü normalde hiçbir yorum -isimsizler dahil- onayıma bağlı değil. Ki çok canımı sıkan yorumlar da yapıldı burda ve asla silmeyi düşünmedim ama bunu da bi ara düzelteyim! :) Eğlence kısmını geçersek de yazdıklarının içinde en çok "yazının kıymetini bilmek" deyimini sevdim...!

    YanıtlaSil
  7. Ha bu da en önce o yazıyı okumakla başlar...!

    YanıtlaSil
  8. nereden anlayacaksın, okuyup - okumadığımı. madem resimden yola çıkarak yazı yazıyorsun. bende başlıktan yola çıkarak yorum yazarım.. ruhun duymaz.. : )
    (acı ama gerçek)
    işin aslı yazıların akılda kalıcı değil. hiç bir şey kazandırmıyor. yazdıkların kişişel deneyimlerden çok anlık hislerini barındırıyor. en azından şimdiye kadar gördüğüm bu.insanların sende kendinden bir parça bulamazlar ama sen bir parça olma arayışındasın. yada bunun gibi bir şey. ne dediğimi bende bilmiyorum galiba.
    benim gördüğüm sadece kısmı bir samimiyet. yapmacık değil ama hafif süslü..
    dipnot1 : göz kalemi fazla kullanılmamış olsun.

    YanıtlaSil
  9. Çok mu yüz göz olduk ne? :) Neyse istediğin gibi sallayabilirsin! yorumların seni bağlar, yazdıklarım beni :) zorunlu tek dipnot: yazdığın yorumları okuyorum ben haberin olsun :) yani bu şu demek, yaptığın bu yorumları sadece başlığı okuyan biri yapamaz!!! bunun için de dahi olmaya gerek yok, ortalama zekaya sahip her insan evladı yapılan yorumdan o yazının tamamımın okunup okunmadığını anlar. Bi diğer konu şevkatle yazıp birden hırçınlaştığında asıl bu seni yapay yapar. Daha gerçekçi olması için birden bire kabarma derim sana ;) yavaş yavaş, sindire sindire geçişler yap! sırf çıkıntılık olsun diye bi anda yazdığın onca şeyi ters köşe yapmaya çalışan bi yorum yaptığında eğreti durur bu ve bakan her göze çabuk batar! aklında bulunsun :)

    YanıtlaSil
  10. Restime rest demişsin. dur kartları açıyim.
    (1.cümle) Lafı ağzımdan aldın. bu düşüncen samimi sohbetler etmemizin doğal olduğunu kanıtlıyor. :)
    (2.cümle) asıl senli benli mesefe koymalar yapmacık olan.
    (3.cümle) Geri bildirimler konusunda minnettar olmalıyım.
    (4.cümle) yazıların öylesine kısa ki, takvim arkası yazısı gibi. Buda bana okumamak için bir zorluk çıkartmıyor. (farkındasın zaten yorumuna cümle cümle cevap veren birisinin şakası. ;)
    (5.cümle) hep aynı istikamette gitmek istemedim. yolu değiştirmek farklı şeylerde görmek benim asıl dünyayı keşfetme yöntemim. benden bu kadar fazlası yok diyene kadar değil ben senin numaran yok mu diyene kadar. ;)
    (6.-7. cümle ) öylesine az nokta kullanıyorsun ki. cümlelerini ayırmakta zorlandım. Arasıra "ne yazmışım, ben." diye yazdığımı tekrar tekrar okumuyor değilim. "Açık açık" konuşma prensibimden kaynaklanıyor. bazen bu durum "abuk sabuk" bir hal alabiliyor. bazen de açık saçık alabilir. :)
    (8.cümle) aklımda bulunsun :)

    dipnot 1 :bazen bana planlı hareket ettiğimi söylerler.. ben ise kendi kendime -yine ne saçmalamışım. derim.

    dipnot 2:senin doğallıktan uzak yazılar yazdığını söylediğim o yapmacık yorumuma pimi çekilmiş bir bomba koyup eline verirdim, şöyle kuracığım bir cümle ile.. "Bu eleştirilerin haklılık payı olduğunu biliyorsun. (o kadar yüz göz olduktan sonra) o yüzden okuyucuların bunu kabul etmeni bir itiraf gibi sayacaklardır. kendilerinin kandırılmış gibi hissedecek (bloğun ismi Oyalamaca) yazılarında soğukluk duyacaklardır. iyisimi sen kabul etme.. :) bu cümle istesenden istemesenden sonraki yazacağın yorumu etkisiz kılacaktı. ;)

    dipnot 4: Özene özene yorum yazıyorum. işlemelli ..OYALI..

    YanıtlaSil
  11. (kayıp dipnot)
    dipnot 3: Şuan düşündüğün : "zeki olduğunu düşünen bir erkek daha."

    YanıtlaSil
  12. Yok yok:)) kendini zeki sanan değil bi tek kendini zeki sanan diye düzeltmek isterim bu cümleyi! :) Herkes karşısındakininin -en az-kendisi kadar zeki olabileceği ihtimalini her koşulda göz önünde bulundurmalı! Sana cevap vermem elbetteki lütuf değil hatta sana özel bi durumda değil; bu güne kadar yapılan her yoruma geri dönüş yaptım ben! Ciddiye aldığım için, önemsediğim için! Samimiyete gelince de işte onu tartışmak istemiyorum. Muhatabı olmadığım suçlama için niye savunma vereyim değil mi? ;) Ha bi de oya'lamaca konusu var. o da adını adımdan alıyor. Bunun değerlendirmesini yapmak da tek başına her okuyucunun kendi şahsına düşer. Daha önce de söylediğim gibi, senin değerlendirmenin seni bağladığı gibi!

    YanıtlaSil
  13. --Ya ben bunu hep yapıyorum. Hani rahatlık batıyor derler ya, işte öyle. illaki fırtınanın içine çevirmem geriyor tekneyi (aklıma dexter geldi. o fırtınadan nasıl kurtuldu. ben bile şaştım.)
    --Anlayışlı bir okuyucu, sıkı takipçi olduğum için doyurucu cevaplar yazarım. bu yüzden titiz davranır her cümlenin karşılığını veririm. ama yorumun son cümlesinden cevap vermeye başlamayan birisi oldu mu. hele birde sadece son cümleyi okumuş gibi cevap yazarsa. onu boğasım gelir. bu senin için geçerli değil. sadece açık açık konuşmayı nezaket sayan birisinin çekinmeden itiraf edeceği birşey(alerji)...
    --yorumlarıma karşılık verince özel olduğumu zannetmiş bir an :( her yoruma karşılık verdiğini biliyorum. :) face de anlamsızlaşan begeni butonundan sıkıldığım için bu aralar bloglar benim favorim.
    --inanki samimiyetsiz demek istemdim. sadece hafif süslü . yani JanJanlı paket misali. Hem burasının konsept bu. Burada toplumsal sorunlardan çok kişişel deneyimlerini paylaştığın bir mecra. hatta senin yazıların yorum edilesi yazılar bile değil. ters anlama şimdi bu cümleyi. sadece bir düşüncenin anlatımından çok, hikaye gibi anlatım tercih ettiğin için diyorum. bu düşüncede hem fikir olduğumuzu biliyorum. kazayla birisinin yorumları okuduktan sonra benim eksik anlatımım yüzünden yanlış bir fikre kapılmasını istemem. ;]

    dipnot -1: benim düşüncelerim beni bağlıyorsa ben nasıl yazıyorum hala.. (bunu gülelim diye yazdım. gülen yoksa, okumamış gibi davranalım.)
    dipno -0,5:üsteki dipnotla samimeyetin dibine vurduğumun farkındayım.
    dipnot 0:blog ismi çok güzel. (gereksiz bir iltifat gibi ama cevap olsun diye yazdım herhangi bir ima etrmek istemedim.)
    dipnot 1 : kendini beğenmiş ukala dümbeleği... olarak versiyon atlıyorum.. :)

    YanıtlaSil
  14. (evde kalmış dipnot)
    dipnot 2: Daha yazılarının bir kısmını okudum. Bu durum iki yanı var:
    --iyi yanı, daha bana çok malzeme çıkar.
    --kötü yanı, erken bir fikre kapılıp aptal duruma düşebilme ihtimali..

    YanıtlaSil
  15. :)) Sen istediğin kadar geçir, ben seni eğlenceli buluyorum! valla bak :) sinirlerimi harekete geçirdiğin gerçek. Ne var ki bu da hoşuma gider benim her zaman. Gerçekten hakkaniyetli ve zeki biriyse karşımdaki tabi. Ne var ki şöyle bi gerçek var. insan sıkılsa okuyamaz be! :) onca yazıma vakit ayırıp, okuyup üstüne üstlük ince ince "oya gibi" işleyerek yorumladıktan sonra konuyu "amaaan" mantığına oturtmaya çalışmanın akla yatkın iki açıklaması var. Birincisi bal gibi de hoşuna gidiyor yazılar! :) ikincisi gerçekten çok sıkılıyorsun...e tek başına sıkılmak da ayrı bi sıkıcı tabi :) dur hazır malzeme buldum o'nun da canını sıkayım! ? :)

    YanıtlaSil
  16. beni yakaladın:) sıkıntıdan patlamak üzereyim..
    --uzun süre sigarayı içip birden bırakmış gibi hissediyorum. sürekli bir şeylerin özlemini duyuyorum.
    --sevgilimden ayrılmış gibi hissediyorum. bir şeylere ihtiyacım olduğunu kabulleniyorum..
    -- 27 yaşında da değili ki intihar edeyim. erken bir yaştayım da,
    -- şimdilik tek meşgalem(avuntum) sensin. ;)
    dipnot1 :sigarayı bırakmaya çalışıyorum.
    dipnot 2:sevmeyi de bırakmaya çalışıyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu