Klik


Kesin kararımı verdim. Eminim. Sesler de nefes gibi...bi şeyin ağzından çıkıp, senin kulağına geldiği o an, ya şahane bir öpüşmeye benziyor, iyice karışmak bütünleşmek istiyorsun onunla. Ya da tadını sevmediğin bir yemek gibi, en yakın köşeden dönüp, uzaklaşmak istiyorsun.

Yanağıma kondurduğunda gelen cork sesi, deklanşöre basıldığında gelen klik sesi, tirbüşonla şarabın mantarını çektiğin o andaki pıt sesi, sakin sakin akan bir derenin şırıltısı...Kimseye değil de sadece bana söylediğin o sırrın kulağımdaki fısıltısı, en beklemediğim anda gelen bi mektubun zarfını keskin bir bıçakla jilet gibi ikiye bölerken gelen o ince tını,  bi dağ başında çadırımın üstüne şıp şıp damlayan yağmurun pıtırtısı, bi de sonbaharda rüzgarın yaprakları birbirine değdirirken gelen hışırtısı...

Ve mesela Leonard Cohen "I'm your man" derken...
Sertab Erener "iki gözüm seneler geçiiiyoor...gönül ektiğini biçiyoorr..." diye bir çağlayan gibi akarken...Şebnem Ferah "İçine girdiğin küçük kaygan deliği, yeni ve büyük bir dünya mı sandın?" diye sorarken...bana bi şeyler oluyor...

Aşk gibi oluyor.Kalbim kuş gibi atıyor...
Meşk gibi oluyor. Kanım hızlı akıyor...
Yaz gibi oluyor. İçim ısınıyor...

Ve yanılmıyorsam şu an, alt komşum yan flüt çalıyor...
Bana bişeyler oluyor....

                                           

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu