Bu tutku beni öldürecek (yaşatacak) dostum!

Hürriyet Gazetesinin bi haberiydi. Fotoğrafçı Dan Marbaix'in unutulmuş, terkedilmiş binaları fotoğrafalamak için dünyayı gezdiği ve sırf bu nedenle başkalarının meskenlerine izinsiz girmekten defalarca yargılandığı. beş yıl içinde yirmi defa tutuklandığı,  hatta başına silah dayandığı...! Sizi bilemem ama beni inanılmaz etkiledi.

İşte! insan bi şeyin peşinden gidecekse, böyle gitmeli!
Delir(miş) gibi...
Bir insanın,  bir fikrin, bi duygunun, bir uğraşın hatta belki sana bana çok "gereksiz" gözüken bir eşyanın.
Eşya diyip geçmemek lazım.
Eşyayı eşya yapan da duygusudur zira. Onunla yaşanmışlığındır.
Nedir ki yani en nihayetinde ? Beynine silah dayayacaklar ama sen ille de o "fotoğrafı çekmek" için o riske gireceksin.
Olmazsa olmazın olacak çünkü.
Olmazsa olmayacak sahiden de.

Kaç şey var hayatımızda gerçekten bu kadar tutkuyla bağlandığımız?
Ne için gözümüzü bu kadar karartırız?
Ha lafta çok da,  sahiden soruyorum ben.

Onsuz olmam diyip olduklarımız, yapamam deyip yaptıklarımız, azcık götümüz sıkışınca tırım tırım kaçacak delik aramalarımız, kolay vazgeçtiklerimiz...

O'nun daha köşeyi dönmesini bile beklemeden başımızı çoktan başka bi yere çevirdiklerimiz. O daha asansöre bile binmeden bizim evimizin kapısını çoktan kapattıklarımız. Filmin son sözünü duymayı beklemeden, koltuktan kalkışımız...daha da saymayım istersen.

Çabuk gidişimiz işte, koyal vezgeçişimiz.

Sonra şunu dedim kendime. Burdaki ölüm zıttının karşılığı sadece.
Çünkü seni  "ölme" pahasına peşinden sürükleyen bi şey varsa, o seni "yaşatan" şeydir aynı zamanda. Güç veren, ayakta tutan, devam ettiren şeydir.  Uğruna ölebileceğin bi şey varsa, sıkı sıkı sarıl ona, topla yakasını, çek kendine. Ya da ipin ucunu ona ver. Bırak o sürüklesin seni peşinden.
Git...!
der, susarım.
Yeter bugünlük bu kadar saçmaladığım. :)


 Lütfen biri müziği açsın!


Yorumlar

  1. ilkokulda sırayla ne olacaksınız sorusunu çocuklar yanıt veriyor. Çoğunluğu öğretmen ve babalarının mesleklerini ne ise onu olmak istediği söylüyor. Arka sıradaki oturan sakin - meraklı çoçuk. Kendinden emin bir şekilde -bilim adamı. Olmak istediğini bir çırpıda söylüyor. Sıradışı yanıt karşısında şaşkinlık ve neşeyle öğretmen neden bilim adamı olmak istediğini soruyor.
    -hatırlamıyorum. Evet o çoçuk benim. :)
    'Bilim' kısmını bir tarafa ayırırsak. 'adam' bile olamadık.. :)

    YanıtlaSil
  2. dipnot: o zamanlar bilim insanı denmiyor. Allahtan öyle yoksa. Insanlığımdan şüphe ederdim. :)))

    YanıtlaSil
  3. adamlıkla insanlık birbirine çok yakın şeyler değil mi ? :)) yanlışsam düzelt lütfen :)

    YanıtlaSil
  4. aman efendim benim ne haddime. :)) yalnız 4 yanlış 1 doğruyu götürür.



    A=[adamlık]

    B=[insanlık]

    A = \!\, B (A kümesi B kümesini eşit değildir.)

    B ⊂ A (B kümesi A kümesini kapsar.);

    B⊃ A (.A kümesi B kümesinin alt kümesidir.)

    birde boş alt kümesi var oda benim :)



    dipnot: Birde geniş açıdan (120) bakalım

    YanıtlaSil
  5. Çok enteresan bi kafan var. Sevdim ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu