Hikayemi dinler misin?

-Anlatmayı çok isterim...hikayemi dinler misin?
-Deli misiniz? hem de çok isterim.
-O zaman önce bana "siz"değil de "sen" demeye ne dersin?
-Bayılırım :)
-Öyleyse işte kartım. Ne zaman istersen ara beni. Bekliyor olucam.
-Peki!

dedim.
Ayrıldık...o kalabalığa karıştı...ben eve gelmek üzere gecenin karanlığına...
Buluşucaz bi gün, hikayesini anlatacak bana.

O anın sıra-dışılığı, her şey bi yana, kurduğu cümleden öyle etkilendimki...saatlerce içimde döndü dolaştı. "Hikayemi dinler misin?"

Hepimizin bi hikayesi var evet. Köşedeki Bakkal Mustafa efendinin. Her sabah sıcak poğoçalarını aldığım Ahmet beyin, iş yerindeki amirimin, sabahları masamızı silen (aslında yalvar yakar adakla çırakla arayıp bi türlü boş vaktini bulamadığımız) Hasan'ın. Apartman görevlimiz Asuman hanımın. Hepimizin...ama nedense hikaye dinlemek diyince bi şekilde tarihe adını yazmış insanları düşünürüz hep. Bi tek onların hikayesi dinlemeye değer(miş) gibi.
Size bişey söylüycem.
Belki bu yeni bişey değil diyceksiniz.
Belki dudak bükeceksiniz.
Biliyorsanız da hatırlatmak istedim işte.
47 yaşında kuaför olarak çalışan bir eşcinselle tanıştım.
Dışardan bakıldığında ne kadar sıradan bir profil di mi?
Değil oysa ki...
Sıradan gözüken insanların hikayeleri çok daha sıra-dışı.
Bi kez daha anladım! Ve şunu düşündüm sonra. Hepimizin dinlenilmeye, anlaşılmaya ne kadar çok ihtiyacı var.
Neredeyse tüm ilişkiler bu yüzden kırılıp dökülmüyor mu?

Kimsenin birbirini "durup dinlemeye" vakti yok sanki.
Herkesin en mühim öznesi gene kendisi.
Öyle de olmalı belki, bunda bi sıkıntı yok, yok ama; etrafımızdaki herkesin hikayesi en az kendimizinki kadar değerli.
Hepimiz biri bizi "anlasın" istiyoruz. Ekmek gibi, su gibi en temel ihtiyaçlarımızdan biri resmen.
Aklınızın bi köşesinde bulunsun istedim.
Hani belki, o her gün gördüğün ama hiç bişeyini merak etmediğin kasiyer kızın, akşamları ziline basıp, bi ihtiyacın var mı? diye soran kapıcının, yan komşunuz olan Kamyon şoförü Rıza Bey'in...

Nasıl enteresan bi hikayesi olabilir ki deme sakın.

Sürprizlerle dolu olabilir :)

Ne dersin?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu