Arda Turan: Kazanmaya değil, mutlu olmaya oynarım!

Seviyorum evet. Beşiktaşlı olmama rağmen seviyorum. :) Nev-i şahsına münhasır buluyorum. Ama şunuyla ama bunuyla farklı işte. Çıkıntı. Korkarım ben bütün çıkıntıları seviyorum zaten...Aynı olmayan. Hemen yanındakine ya da bi arkadakine benzemeyen, kendine ait bir rengi bir sesi bir soluğu olan her şeyi ve her insanı seviyorum...

Ama şimdi soru şu: bu yazıyı ne münasebetle yazıyorum di mi?
Şöyle ki, kendileri Q dergisine röportaj vermiş. E anında gazeteye haber oluyor tabi. Kocaman puntolarla da atmışlar başlığı. "Ben bir kadını beğeneyim yeter ki!"

Uyuz oluyorum.
Hiç kaçmaz.
Anında.

"Hadi leeenn!" diyorum.
Karşı savunmaya geçiyorum.
"Sen de kimsin?"

Haydi söyle söyle.
Kızmayacağım.
"İyi de sana ne oluyor, sanki senin için söylüyor, hasbama bak!" de :)
Hah, işte böyle.
Açık olalım birbirimize. :)

Ne var ki işte tabiatımız batsın.
Bizim de tabiatımız böyle.
"Kadın milleti" değil miyiz? :)
Her şeyi hemen alınırız üstümüze.

Oysa konu bu da değil. Evet ben bi an galeyana gelip "bu ne özgüven abi, ne şımarık bi açıklama?" dürtüsüyle atladım o habere ama; meğer haber o değilmiş. ZAten o haber bile değilmiş. Bence!

Zira hep yapıldığı gibi cımbızla seçilip atılmış bi başlıkmış. Benim gibi sazanlar hemen düşsün diye.

Düştüm evet.
Pişman da değilim.
Gene olsa gene düşerim. :) O ayrı.

Ne var ki "Hiç bir kadın bana karşı koyamaz" temalı bir açıklama değilmiş o zaten. Önü arkası varmış o cümlenin.
Erkek arkadaşları çok takılıyormuş Arda'ya. "Yakışıklı değilsin bi şey değilsin, bu kızları nasıl tavlıyorsun?" gibisine.
O da diyor ki "evet, ben yakışıklı değilim. SAdece başarılı ve güçlüyüm. Kadınlar da bunu seviyor."
E haklı.
Buna itiraz edemeyeceğim.
Sadece bunları değil elbette ama bunlar da kadınların çok önemsediği iki şey. Belki güçten ve başarıdan algıladığımız şeyler değişiyordur. Ama güç ve başarı etkiler illa ki kadınları.

Da zaten dediğim gibi, bu cümle anında haber değerini yitirdi benim için. İlgim bikaç dakika içinde dağıldı.
Şu cümleye takılı kaldım ben. "Hesap kitap yapmam ben, kazanmaya değil mutlu olmaya oynarım!"

Hesap kitap yapmıyor mudur hiç gerçekten onu bilemem. Ama kazanmaya değil de, mutlu olmaya oynuyorsa sahiden, işte bunu tüm kalbimle alkışlarım...

Alkışladım da.

Temiz bi azim tamam ama hırs benim hiç sevmediğim bi şey.
Hırs dediğimiz şey var ya, bir insandan bir canavar yaratmaya muktedir bi şey.
İnsanı yalnızlaştıran bi şey.
Her şeyi ama her şeyi çiğnetebilecek, dümdüz edebilecek bi şey.

Hayatta her adımını kazanmaya atan insanlardan korkarım ben. Evet hayat bence de bir oyun. Ama bu oyun kazanmak ve kaybetmek üzerine kurulu değil.
Olma-malı!

Yani şöyle söyleyim mesela.
Parayla kumar oynamak çok tehlikeli bi şeydir.
Ama zevkine tavla atmak, satranç oynamak  çok eğlenceli bi şey.
Hayat bir eğlenceden ibaret demiyorum elbette. Ama bu iki örnekte çok net bi ayrım var gerçekten. Biri kazanmak üzerine kurulu, öbürü keyif almak.

Bence hayatta her şey böyle.

Hatta şöyle düşünüyorum ben.
Bi sahada en iyi oyununu ne zaman oynarsın biliyor musun?
Kazanıp kaybetmeyi unuttuğun, sadece zevkine vardığın zaman.

7 yaşındayken yüzme hocam kulağıma şöyle demişti.
"Oya! kulacı doğru mu atıyorum diye düşünmeyi bırakıp, suyun altında hayal kurmaya başladığın zaman şahane bir yüzücü olacaksın!"







Yorumlar

  1. Fotoğraf arda, isim emre. Ne alaka? Futboldan uzak bi kafa. Bi yanlışlık oldu her halde. Düzeltme ister. Yazan; Dikkatli okuyu.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili dikkatli okuyucu! :) valla çok iyi yakalmaşsın. Bravo. İnsan beyni bi tuhaf. Bazen böyle oyunlar oynayabiliyor insana. Ona bişey diyemeyeceğim ama; futboldan uzak bir kafa derken kastını anlamadım. Zira yazının konusu futbol değil. Sen konuyu yanlış anladın sanırım. :) Futbolla ilgili ahkam kessem haklısın, bu eleştiriyi yap da. O ismi yanlış yazmamla futboldan uzak bir kafa olmam arasındaki bağlantıyı bulamadım ben. :)) Arda'ya geleceksek Arda başlı başına magazinel bir figür zaten. Arda'yı tanımak için futbolla çok alakadar olmaya gerek yok. sevgiler..öperim...

    YanıtlaSil
  3. İnsan evladı şaşar beşer. Yermek için söylememiştim. Arda Türk futbollunun avrupadaki en büyük değeri (Maddi-Manevi) Beyanında bellirttiği gücü buradan alıyor. Hırsı, çalışkanlığı, sempatikliği, oyunbazlığı, mutluluğu bu değere artı katıyor. Yazınızı ilgiyle okudum ve kendi değerlendirmelerime göre okduğumu anlayabiliyorum. Belki de bazen yanlış anlayabiliyorum. !! :) Magazin yönü kuvvetli bir futbolcuyu değerlendirmişsiniz.
    Yalnız size şunu söylemek isterim. Siz beşiktaşlısınız, bahsedilen futbolcu şu an Atletico Madrid oyuncusu ama biz onu Ünlü Galatasaraylı futbolcu olarak tanıdık, ismini yanlışlıkla yazdığınız futbolcu ise hali hazırda futbol hayatına devam eden ünlü bir fenerbahçeli ( Emre )
    Sonuç olarak. Yazı futboldan çok uzak değil ama kafa futboldan uzak. Komik değilmi sizce?
    Sevgiler. Nasıl olur bilmem ama ben de sizi öperim.
    Dip not, ahkam kestiğinizi, futbolla alakadar olmadığınızı söylemedim ki. Kafa diyorum. Uzak uzak. Futboldan uzak. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eeee? naapmayı düşünüyosunuz bu konuda ? :)) Yahu şaka mısınız anlamadım ki! Sanki karşınızda futbolla çok alakalıyım diyen biri var da "hayır değilsin" diye yırtınıyorsunuz. Yakın olduğunu söyleyen kim? Valla ben bi şey anlamadım bu yorumdan. Çok afedersiniz...

      Sil
  4. Enstantane o an için komikti, gülmeyi düşündüm ve güldüm. Hala da anlaşılmaz baskın çıkma çabanıza "yırtınırcasına" gülüyorum, çünkü komiksiniz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu