Kadını zaptetme meselesi!

Soranlara yirmi yaşındayım diyor ama on yedi yaşında. Lise ikinci sınıfa gidiyor. Adı Aslı. O kadar güzel ki...aklın hafsalan almaz öyle söyleyim sana. Kız değil mübarek, baharda yeşilin üstüne konmuş bir su damlası. Dupduru...gir içine yüz... Hoş sen öyle de arınamazsın amma! neyse...

Bu yazının başlığı "BAZI ERKEKLERDEN NEFRET ETME NEDENLERİM" olabilirdi aslında. Dedim hadi o kadar sert girmeyim gene, yüz yüze bakıyoruz şurda.  Ne diyordum, ha Aslı. Dünyalar güzeli Aslı...

Çalıştığım yerde staj yapıyor. Dolayısıyla haftada üç gün hemen dizimin dibinde çalışıyor. Mekan yakınlığı da başka bir şey. Hemen arkanda oturanla, yanında oturan insanla kurduğun iletişim çok fark ediyor. Canın sıkılıp da kafanı kaldırdığında "pofladığını" ilk o görüyor. Yüzün düşer düşmez yana döndüğünde gözlerininin sönen ferini ilk o farkediyor. Elinin altında aradığın şey yoksa elin ilk ona doğru uzanıyor.

Olacakla öleceğin önüne de hakkaten geçilmiyor. Uzandı elim bi kere. Dönüşü yok. Ve ne geliyor elime? Bir adet yüzük. Çığlık atacağım anasını satayım, yerim dar!! Atamıyorum. Elime gelen ilk şeyi kafasına fırlatsam diyorum bir an...o da olmuyor. Çaresiz susuyorum...ama içim içimi yiyor yemin ederim. Şişede durduğum gibi durmayacağım o kesin. Patlıyorum bir yerde. Diyorum ki "gözünü seveyim Aslı bu ne?" Diyor ki "nişanlıyım, anladın işte" Onu anladım Allahın cezası da senin neyine!?!?

Belli ki bir şeyine! 

Aşık olmuş işte. Hayatının sonuna kadar sürecek sanıyor. Hep onu sevecek, gözü bir tek onu görecek! Öyle umuyor...

Öyle olmayacak DA; asıl mesele çok daha vahim. Telefonu çalıyor mesela; Aslı telefonu eline alıp lavaboya koşuyor her dafasında. Niye? Şimdi sıkı dur. Nişanlısı Aslı'nın o saatte orda olduğunu bilmiyor. NİYE? E çünkü onun sahip olduğu bilgiye göre Aslı OKULA BİLE GİTMİYOR! kaldı ki stajda işi ne? "Aslı okula NİYE gitmiyor? Yani o niye gitmediğini sanıyor? Çünkü paşa hazretleri Aslı'nın okula gitmesini istemiyor. O niye? Çünkü "okulun ortamı iyi değilmiş" Yani bizim çüküne kıran giresice geri zekalı velet Aslı'ya güveniyor da "ÇEVREYE GÜVENMİYOR"muş!

Burası İstanbul.
Yıl 2014.
Aslı 17 yaşında.

Diyorum ki "Aslı'm kırılma ama; bu cehaletin daniskası. Ya da kız. Ne var ki şu an sana çok tatlı gelen bu balık var ya bu balık, sonrasında zaten kokacaktı o ayrı da,  bu bayağı bildiğin baştan kokuk be güzelim."

Aslı dinler mi beni? Kim durabilir ki Aslı'nın önünde?

Aslı deli gibi aşık...Aslı deli gibi "cahil" Aslı'nın gözleri pembeden başka renk görmüyor...

Aslı diyorum. Aslı'm diyorum, bugün sana "okula gitmeyeceksin" diyen yarın ne yapmaz!?

Taşa geçer Aslı'ya geçmez sözüm, biliyorum. Belki de konuşarak sadece kendimi rahatlatmak istiyorum...

İki yıl önce Ankara'da Mülkiyeliler'de tek başıma bira içiyorum. Ayfer'le Cansel  gelecek birazdan. Mevsim yaz...işten çıkmışım, önümde buzz gibi bir bira. Keyfim bildiğin tıkırında. Bazen öyle olur, kader ağlarını örer ve niyet bir yana akıbet bir yana düşer. O gün de öyle oluyor. Telefon çalıyor, Ayfer arıyor..."kuzum Cansel kendini iyi hissetmiyor, biraz onunla ilgileneceğim, düzelirse sen de hala oralarda olursan ararım" diyor. Ben de önümdeki biraya odaklanıyorum;e o meret de tekbaşına çok keyifli olmuyor. Bitirip kalkayım derdine düşüyorum. Tam o anda ne oluyorsa oluyor, çook uzun zamandır görmediğim dünyanın bir ucunda yaşayan bir arkadaşım gökten zembille düşer gibi masamın önüne düşüyor. Dünya küçük mü ne? "Aaaa Oooo" sesleri birbirine karışıyor. Sarılıyoruz, koklaşıyoruz ve koyu bir sohbet başlıyor. Onca zamanın özlemiyle...

Derken, konu tuhaf bir yere gelip dayanıyor. Bana diyor ki "sana bir şey itiraf edeceğim" Buyur et diyorum. Üniversitede sana deli gibi aşıktım diyor. Hadi Len! diyorum. Bu ne şimdi? Tamam geyiğin dibine vurduk da yani, o kadar abartmayalım istersen!

İstiyor...

"Allah belamı versin kızım! Su uyandı, sen uyanmadın Aşkolsun!" diyor. "Hayırdır, gelmeden Fuat Saka mı dinledin?" diyorum. Sonra o bir şey diyor, sonra ben bir şey diyorum....En sonunda da diyorum ki "E söyleyesdin ooğlum, ben ne bileyim senin kendi kendine gelin güvey olduğunu!" :)" Gözüm yemedi; ben seni ZAPTEDEMEZDİM!" diyor. Gerisini anlatmayacağım. :(- ama şu kadarını söyleyebilirim ki; kendi kanımı yerde bırakmadım. Kelimenin tam anlamıyla ağzına sıçtım. Masadan sürünerek kalktı o ayrı da; herkes ben değil ki.

Aslı ne yapsın!?

Aslı'lar ne yapsın!?

Diyorum ki Aslı'ya "bebeğim üç gün sonra en yakın arkadaşına "canım" diye hitap etmen mesele olacak! (hep olur!) Bir sabah kalktığında cep telefonunu karıştırdığını göreceksin! (hep yaparlar!) Kendi kız arkadaşlarıyla al külah ver takke yapacak! Yeri gelecek omzuna yatırıp masallar anlatacak; ama senin kendi erkek arkadaşlarına "canım" demen gene de mesele olacak! Bu model erkekler nalıncı keseri gibidir. Hep kendine yontar. Ki daha vahimini söyleyim sana; bunlar en basitleri olacak. Bir gün sana hiç bir şekilde hükmedemiğine kanaat getirdiğinde belki kaba kuvvete bile başvuracak! Etme; eyleme...

Aslı edecek, eyleyecek...biliyorum.

Her şeye rağmen yanılmayı umut ediyorum...

Bazı erkekler hiç yanıltmaz oysa; bunu bile bile umut ediyorum...

Hele ki "OKULA GİTMENİ İSTEMİYORUM" diyenler.

Hiç!

Onların dünyaya gelme nedeni bu sanki; bir kadını ZAPTETMEK hayattaki bütün meseleleri. 

Allahın cezaları, bir de görevlerini "en iyi" şekilde icra ediyorlar ki, sorma!

Ben boşuna laf kalabalığı yapıyorum aslında; bu hikayenin serimi de düğümü de çözümü de  Aslı da!

Aslı kendinin elini bir tutsa...

"ahh bir tutsa!"

Yorumlar

  1. bu adam kaç yaşında acaba, çok merak ettim... Küçük kızımızdan 10-15 yaş büyük bir sapık olması ihtimaller doğrultusunda gibi.. Gitme dediği de lise.. Kızın da işine geliyor ve hoşlanıyorsa böyle sapkınlıklardan boşa kaçak göçek iş yapmasın; gitsin evlensin! O zaman anlar nasıl bir hatayla karşı karşıya olduğunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşı çok büyük değil; ama zaten burda asıl konu da bu değil. bir de yazıyı dikkatli okursan zaten nişanlı. Kaçak göçek iş yapmıyor yani.

      Sil
  2. Ay Kişilik oturmayınca tabi testosteronun etkileri baş döndürücü oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Gene Tiffany-ce yorumunu patlatmışsın!

      Sil
  3. Önce, biraz feminist bir yaklaşım hissi uyandırsa da, gerçekçi bir gözlemin, sert bir dışa vurumu olduğu kabul ediliyor yazı bittiğinde.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu