Elini çekme!...

Babam hep bir kız çocuğu istiyormuş. Annem de ona hep"iki tane oğlan yaptık işte, allah kabul etsin" diyormuş. Babam daha azimliymiş ki, o maçı almış annemden! :) Almış ki,bir kış günü öğle saatlerinde, tam tavuklar gıdak gıdak derken, annem de  beni yumurtlayıvermiş.  Oğlak burcuyum. Tam bir keçiyim. Ben inadımı buna bağlıyorum ama; annem hep "eşşek sütü içirdim bir kere sana, ondan böyle oldun sen!" der. Annem işte!...o hep bir şeyler der. Mesela çok uyuyorum diye "Oya kızım! ben seni uyku da mı kazandım acaba?" der. İşine gelmeyen şeyler yaptığımda "tam babasının kızı!" der. Ama onu çok mutlu eden şeyler yaptığımda da"Eee! kimin kızı!" diyip, kolumdan tutup kendine doğru çeker. Sabah aradılar. Doğum günümü kutlamak için. Annemle beş dakika babamla on beş dakika konuştuk. Annem alttan sürekli söylendi durdu. "Ne anlatıp duruyor öyle, bana niye anlatmadı, ne konuşuyorsunuz deminden beri?" Babamın en sevdiğim özelliklerinden biri bu galiba. Babam konuşturur insanı. Annem daha ziyade susturur! :) Neyse uzatmayalım, sadede gelelim. Bugün benim doğum günüm. Malum üç beş gün sonra da hepimiz yeni bir yıla giriyoruz. Hali hazırda yeni yıl dilekleri tutmamıştım.  Doğum günü dileği de. İlla ki geçecek bir şeyler aklımdan. "Ah şu olsa, şöyle olsa!" diyeceğim. Ama en güzelini benim için bu sabah babam diledi. Dedi ki "Hayattan elini çekmediğin bir yaşın olsun kızım!"
İlle de bir şeyler dilemek zorunda değiliz elbette. Ama bir şey dileyeceksek, dilenecekse, bundan güzel dilek olur mu?
Babam işte, yakışıklı olduğu kadar da, ağzı güzel laf yapan bir kereta. :) Çocukluğumda çok kıskanırdım onu. Bir alaaaamet yakışıklıydı. Öyle böyle değil. Mesela mahallede bir Havva abla vardı. Annemin arkadaşının kızı. Annemin arkadaşı olsa anlayacağım. Kızı. Benden büyüktü ama, o da çocuktu daha.  Aşıktı resmen babama. Annesi gelip anneme anlatırdı. "Akşam senin adamın geçme saatinde bizim kızı camdan alamıyorum, oturup onun geçmesini bekliyor" derdi. Annem gülerdi. Ben diş bilerdim içten içe. "Ne demesi varmış ki? görüp de napacaksa babamı?" diye söylenerekten kendi içimde bir takım duygusal hadiseler yaşardım. Çocuk aklı işte. Hayat da böyle işte, bir yola gideceğim sanıyorsun da , yol seni varmak istediğinden çok başka yerlere çıkarıyor ya bazen. Bu yazı da biraz öyle oldu sanırım. Yeni yıl yazısı olsun bu da madem dedim. Babama ilan-ı aşk mektubuma döndü. Olsun...bence güzel döndü. Hem dilenecek en güzel dileği de babam diledi zaten. Ben de aynısını size diliyorum o vakit.
Nasıl ki fesleğenler dokunmayınca vermiyor  kokusunu sana.
Bu da onun aynısı.

Ellemen lazım! :)

Yorumlar

  1. Pek telaş göstermemiş, benden üç gün sonra doğmuşsunuz, kutluyorum :)
    Ne iyi etmiş de doğmuşsunuz; anneniz için, babanız için, sizi seven tüm yakın çevreniz için, sizi uzaktan tanıyan bizim için ve hatta sizi sevmeyenler için, ne iyi etmiş de doğmuşsunuz.
    Sizin ona gülümsediğiniz gibi, hayat da size gülümsesin ve dudaklarınızı yüzünüze yaydığınız bu gülümseme, orada hep asılı kalsın.
    Doğum gününüz kutlu olsun ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederimmm... :) güzel tesadüfmüş o da!

      Sil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu