Ben'i arıyorsan önce başucuna bak!

Bütün evi delik deşik ettikten sonra aradığım o fotoğrafı, yatak odasında, başucumdaki çekmecede bulmuştum. Eski manitamın babasının bir fotoğrafıydı. 1974 yılında çekilmiş, siyah beyaz bir fotoğraf. Arkasında sevdiği kadına yazılmış bir not vardı. Şöyle diyordu "Bekle diyemiyorum; ama geleceğim..."
Beklememiş...Beklemediği gibi bir gün o fotoğrafı postayla geri göndermiş.  Zaman mekan meselesi işte. O fotoğraf döndü dolaştı, babadan oğula oradan da bana ulaştı. Kaybettiğimi sandığımda ödüm kopmuştu. Çok kırılacak, önemsemediğimi düşünecek diye üç buçuk attım. Kıymetini anlamamak için eşşek olmak lazımdı. Ben de "eşşek olmak" istemiyordum. Her yeri aradım...ıncık cıncık ne varsa her şeyin içini boşalttım. Yok.
Sonra bir gün, her ne hikmetse hep olduğu üzere, bambaşka bir şeyi ararken başucumdaki çekmede, bir kitabın arasında buldum.  Bir heyecanla zat-ı muhterem'i aradım. Tam bir geri zekalı gibi "Buldum!" dedim. Konuya hakim olmayan bir insanın bundan neyi anlamasını bekliyorsam artık...
Haliyle baştan almak zorunda kaldım. "Babanın fotoğrafı var ya hani, ben onu kaybettiğimi sanıyordum."
Artık bulunduğu için galiba, kaybetmiş olmamla hiç ilgilenmedi. "Nerde buldun?" diye sordu direk. "Şaka gibi ama; nerelerde aradım da, başucumda buldum" dedim.
Güldü...
"Yüz kere de söyledim sana halbuki, içinde "ben" olan bir şeyi arıyorsan, önce başucuna bak!" diye dedi.
"Hadi be! Şımarma" dedim.
Ama artık çok geç-ti.  :) Ne var ki, o gün bugündür ne zaman bir şeyi kaybetsem "genellikle" hep en yakınımda buluyorum. Sana da naçizane bunu tavsiye ediyorum. Daha bu sabah mesela, çok benzer bir olay yaşadım. Bir not defterimi arıyordum. Nerelerde aradım da; eski montlarımdan birinin cebinde buldum. Diyeceğim şu ki, bir şeyi ararken gözünü hemen uzaklara dikme! Önce bir sağına soluna, elinin hemen altındakilere bak;  ki çok da emin olmamakla beraber, bu her şey için de geçerli olabilir. Ne dersin? Hani bir fikir diye dedim. :)

Yorumlar

  1. Menkıbesini aramak için yollara düşen Santiago da, İspanya'dan başlayıp Mısır'a kadar yol teptikten sonra, hazinesinin aslında hep gözü önünde olduğunu anlamıştı en nihayet felsefi yolculuğunda. Haklısınız yani. Bu çoğunlukla doğrudur :)
    Bu arada, ex aşkın şımarması pek normal. Zira, kaybolduğunu bile bilmediği şeyin bulunduğunu ona haber vermeniz, onun açısından bir bahane kabul edilmiştir :D

    YanıtlaSil
  2. Bu eski bir hikaye. Yeni olan sadece bu sabah benzer bir şey yaşadığım. Yani bulduğumu söylediğimde zaten "eski" değildi. Bahanelik bir durum yoktu yani. :) Olağan bir bilgilendirme vardı. :)

    YanıtlaSil
  3. "Bekle diyemiyorum ama..." seni daha kolay anlayacağım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu