ESKİ YENİ BİR ARADA SEN ARADA SIRADA UĞRA BURALARA!

Moda! Şu ara benim kalbimin attığı yer! Hem bin yıllık sevgilim gibi. Hem yeni tavlamaya çalıştığım oğlan gibi. Ve ikisi aynı kişi! Nasıl oluyor demeyin. Bazen öyle olur işte. Hem her yerini karış karış biliyormuşsun gibi bir yakınlık hissi...hem her an alabora olabilirsin, altın kaygan zemin...küt diye tepe taklak edebilirmiş gibi seni! Sürekli tetikte bir ruh hali. Elini uzatsan tutacaksın belki...belki uzatıyor gibi yapıp kaçırıyor kendini... Sence hangisi? Senin de kafan karıştı şimdi di mi? :) Tamam uzun ettim. Sadede geliyorum. Bir zaman oldu aslında ben Fahri'yi keşfedeli. Çok değil bir iki ay önce. İşsizdim. Fakir edebiyatına da hiç gerek yok şimdi ama; o kahveyi içsem çıkınca kendime bira ısmarlayamayacağım yani. Zor tercih-ti. Boşver birayı kızım dedim. Allah sevmiş işte seni. Senin kafa doğuştan güzel. Sen şurda bir kahveyle de kafa yaparsın şimdi. Ve yaptım... Allah seni inandırsın Fahriye Cafe'den çıktığımda kafam bir milyondu. Ama şimdi onu sana nasıl anlatayım. Zor!...
O yüzden sen şimdi boş ver beni. Yolun oralara düştüğünde ne yap et Fahriye Cafe'nin bir kahvesini iç. Çıktığında kafan güzel değilse de hatayı kendinde ara! Bende ya da Fahriye'de değil.
Moda cad. Leylek sok. 3/A

DATLI MAYA!

İsmiyle müsemma. Hem erikler çiçek açtı açacak. Bahar kapıda. Hoş o da insanoğlu gibi işte. Bir veriyor bir çekiyor kendin ama; suyu ısındı. Sen güven bana! ;) Otur Datlı Maya'nın sokağa bakan masasına. Kendine bir kahvaltı ısmarla. Geleni geçeni seyret. Bırak zaman aksın...onla yarışma. Nasılsa kazanamayacaksın. İki de bir saate bakıp durma. İnstagrama da diyeceğim ama! :) Bak o mümkün değil. Virüs gibi. Hayır kendimden biliyorum! Meret pek eğlenceli.
Türkgücü cad. 59/A Cihangir

PETRA ROASTİNG COFFEE
Biliyorum.Bilenler çoktan posasını çıkardı. Suyunu içiyor artık. Hem şahane bir kafe hem ofis gibi. At bilgisayarı sırtına Petra'da indir. Otur saatlerce çalış, yaz çiz kafana göre. Hem sanat galarisi hem şahane kahveler yapıyor. Hem de tek başınaymışsın gibi bir his. Üstüne üstlük çalan müziklere hasta olacaksın. Benden söylemesi.
Hoş sohbet sok. Selenium Panaroma Residence no:1

NAFTALİN K

Duyduk duymayın demeyin. Burası benim İstanbul'daki ikinci evim. Daha önce de yazmıştım. Bakınız... "DAVETE İCABET GEREK"Naftalin K hakkında diyeceklerim bundan ibaret. Daha da söyleyecek sözüm yok.
Balat mah. Yıldırım cad. 22/A

RAG'N ROLL
En yeni keşfim. Yalan söyleyemeyeceğim şimdi. İçine girip gezemedim. Vaktim yoktu çünkü. Ama bende yarattığı his "ilk görüşte aşk" gibiydi! Önündeki beyaz bisiklete de, insanın içini açan, sanki İstanbul'da değil de bir sahil beldesindeymişsin duygusu uyandıran şu genel görüntüsüne de bayıldım. En kısa zamanda gerçek bir keşif ziyareti yapacığım kendisine. Benden hızlı davranacaklar için Naftalinvintage'nin hizasında, iki dükkan ötede bilgisini de düşeyim. Hadi öperim...

Yorumlar

  1. Erikler açtı da, döktü bile neredeyse çiçeğini burada. İstanbul, geriden mi takip ediyor bizi bu sene diyeceğim de, belki lafın gelişi söylenmiştir diye düşündüm. Hatta dün, istanbul'a yakınca bi'yerdeydim, Akyazı'da, ve orada da erikler çiçeklenmişti :)

    Neyse... Sadede geleyim ben. Biraz retro etkisinin hakim olduğu bu yazıda, Datlı Maya ile ilgilenir buldum kendimi daha çok. E sonuçta, "...kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı." diyor şair :)
    Kahvaltısı güzel mi, özel mi; mutlu mu edecek yoksa çok mutlu mu :)

    YanıtlaSil
  2. Benim şansım galiba. İstanbul bu yıl hiç görmediği kışı gördü. Yani en azından uzun zamandır burada yaşayanlar böyle söylüyor. Bugün l Nisan ama akşam kopan fırtınayı görmek istemezdin emin ol! :) Ha ama Datlı Maya'nın kahvaltısı gerçekten çok güzel!! :)) Dene mutlaka ;)

    YanıtlaSil
  3. Benim şansım galiba. İstanbul bu yıl hiç görmediği kışı gördü. Yani en azından uzun zamandır burada yaşayanlar böyle söylüyor. Bugün l Nisan ama akşam kopan fırtınayı görmek istemezdin emin ol! :) Ha ama Datlı Maya'nın kahvaltısı gerçekten çok güzel!! :)) Dene mutlaka ;)

    YanıtlaSil
  4. Bi'atayım kendimi İstanbul'a şu iş yoğunluğundan kurtulup, "Datlı" bir kahvaltı yapmak arzusundayım. Hem, İstanbul bu, ister güneş açsın ister fırtına kopsun hep aynı değerdedir gözümde :)

    Bir de, Ortaköy'de bir pizzacı var. O var aklımda daha bi'çok yer gibi. Orası, ağır ihmale gelmişti aralık ayında. Fırını, ta İtalyalardan getirilmiş ama ben kalkıp da İstiklal'den bir defa bile gitmeye zaman bulamadım bir ay boyunca. İtalyan pizzası sevenler için tek geçilir bi'yer. Bu defa, kilo alıp da döneceğim sanırım İstanbul'dan :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu