Çılgın Pierrot ve Betty Blue
Nasıl olduysa oldu, belki bir yerden okudum, belki biri önerdi, o kısmını tam hatırlamıyorum ama; gene geçen yıl bir de kitap okudum. Betty Blue! Onun da filmi var; notum gene bilmeyenler için o Godard'ın değil elbette ki onu ben de izlemedim henüz. İtiraf edeyim ki kitabın dilini aman aman da sevmedim. Ama meşhur bir söz vardır hani. "Hikaye iyiyse, yazı iyidir!" diye. Kısaca hikaye güzel akıyordu. Merak ettiriyordu. Bir şekilde sonuna kadar gittim kitabın. Ama kitabı okurken ilginç bir hisle okudum hep. Daha ilk beş on sayfadan sonra sürekli aklıma Çılgın Pierrot geliyordu. Bir şekilde yaşanan ilişki, kurulan hikaye bana hep filmi çağrıştırıyordu. Sonra ilginç bir şey oldu. Ortaları biraz geçince kahraman ağzından Çılgın Pierrot'u yumurtlayıverdi. O kısmını tam hatırlamıyorum şu an ama ya kadın adama ya da adam kadına bir cümlenin içinde filmden bahsediyordu. Demek ki yanılmamışım demiştim o an. Kesinlikle hikayeyi kurarken ordan esinlenmiş diye bir kanaat getirdim kendimce yazar için. Hayat bir tuhaf işte. Dün gece cam açık yattım. Yaz daha bir türlü tam anlamıyla teşrif edemedi ama; ben kendimi psikolojik olarak programladım artık. Evden çıkarken üşüsem de mont almıyorum. Üşüsem de yatarken camı açık bırakmaya başladım. Kısaca yazı getiremeyince ruhunu çağırdım. :) Çok güzel bir yağmur vardı üstelik... Yatağa uzanıp sesini dinlemeye başladım...derken aklıma nerden geldiyse Çılgın Pierrot geldi işte! :) Gelene niye geldin de denmez şimdi. Buyur ettim. Kendimce ağırladım... Kıssadan hisse. İzlemeyen varsa ve bir şekilde benim bu yazımla bir tenhada buluşmuşsa filmi mutlaka izlesin. Ciddi ciddi merak edip Betty Blue'nun peşine düşüp kitabı da okuyanınız olursa ben götümden mi uyduruyorum yoksa Betty Blue tam bir Çılgın Pierrot esinlenmesi mi? üşenmezse bir ara bana fikrini de söylesin.
Çerçevede sadece Çılgın Pierrot olsa yazardım da bi'şeyler, izlemediğim diğer filmi ilk fırsatta izleyince yazayım artık :)
YanıtlaSilBi'türlü gelemediğinden şikâyet ettiğiniz yazı gasbeden kışa gösterdiğiniz temkinsiz başkaldırı, her türlü takdirin ötesinde ama ;)
Hem bırakın şimdi yazı ve kışı, Çılgın Pierrot ve Betty Blue'yu!
Zeki Müren'den sonra, sonra rakı masalarının en dinlenilir sesi olan Behiye Aksoy öldü. "Bir Garip Yolcu"yu ondan daha güzel okuyan kimse olmadı. Belki her şarkı değil ama bu şarkı öksüz kaldı. "Bir yerde ümit biter/Solar laleler güller..." diyordu ama aslında bir yerde hayat bitiyor ve tüm hatıralar soluyor, güller yerine. Ölüm hep üzer de, bazen gerçekten daha çok üzüyor. Behiye Aksoy şarkıları ile içesim var bugün...
Diğer filmi ben de izlemedim henüz :) Kitabı bahsini ettiğim. Filmi çok farklı da işlenmiş olabilir, o yüzden filmle ilgili öyle bir iddiam yok. Kışa gösterdiğim başkaldırı -temkinsiz- değil yalnız. Gayet bilinçli yapıyorum. :) Bahriye Aksoy içinse diyecek bir şey bulamıyorum... nasılsa karşılaşıcaz! diye umuyorum...
SilYok, biliyorum kitaptan bahsettiğinizi de, ben doğrudan filme göz diktim :)
YanıtlaSilŞu başkaldırıya gelince... Elbette ki temkinsiz. Bilinçli olması, ölçülü olduğu anlamına gelmiyor ve hasta olmak pahasına hareket ediyorsunuz.
Kemiklerini ilk sızlatanlardan biri siz oldunuz muhakkak ki. "Bahriye" ne ya!
Gayet anladigini dusunuyorum! Yanlis yazmisim sadece. Bu ne tepkisel bir sorma bicimi olmus!
Silİşte yazıda jest ve mimik yok ya, olmayan tepki var sanılıyor. Yazarken tebessüm ediyordum hatta :)
YanıtlaSilDiğer tarafta, onun rezervasyonu da sıcak bölümden ise, karşılaşırız herhalde :)