COŞKUYLA ÖLMEK

Eskiden sıkılsam da, sevmesem de başladığım bir kitabı sonuna kadar okuma zorunluluğu hissediyordum. Değilse kendimi suçlu hissediyordum. Attım o yükü omzumdan. Zaman kaybı gibi geliyor, küt diye bırakıyorum. Bir de başlayıp elimden düşüremediklerim oluyor ki, üzülerek itiraf ediyorum ama bu söylediğim bin yılda bir oluyor. Bir kaç yıl önce Şule Gürbüz'ün Kambur'unu okuduğumda "hayatımın kadınlarından biri" ilan etmiştim kendisini. Bu yıl yolumuz tekrar keşisti. İlginç bir şekilde bir kaç gün arayla birbirinden bağımsız üç farklı insan bana aynı kitabı önerdi. Ahmet Bozkurt ki kendisini hayatımın entellektüeli diye tabir ederim, Nurdan Ulutaş'ım ve Gizem'im. Bir koşu gidip aldım kitabı ve Kambur'la başlayan aşkımız Coşkuyla Ölmek-le tutkuya dönüştü resmen. Arada bir güzel, iyi, fena değil, hatta "baya iyi" diye birbirimize önerdiğimiz şeyler gibi değil bu. Duygularıma, fikrime zerre kadar güveniyorsanız size şu kadarını söylüyorum. Bugün biri bana dese ki "Oya çok vaktim yok, okumayı da değil sevmek zerre haz etmiyorum. Bana de ki şu hayatta okunacak üç kitap var, o üçü hangisi? " Birinci ve üçüncüm değişir ama ikincim ömürlük aynı kalacak gibi bir his var içimde. Şule Gürbüz...bu adı unutmayın. Coşkuyla Ölmek... okumadan ölmeyin! Bu arada ilginç bir detay daha. Şule Gürbüz aynı zamanda Türkiye'nin ilk kadın saat tamircisi. Milli Saraylar'da araştırma görevlisi ve Londra'da felsefe okumuş. Geçtiğimiz Yıl NY Times'ta şöyle bir söyleşisi yayınlanmış. Bizde google amcayı alt üst ettim. Çok az haber bulabildim. Büyüğünü yapmak umarım bana kısmet olur! :)

"Başkalarının perişanlığını görmek beni hayata ısındırmadı, hepi topu buymuş demek soğan ekmeğe iştahlandırmadı. Ölüler ve ölenler hayata bağlamadı. Balığın suda kayışı da, tavada yanışı da gayretle acıklı idi de, ummanın buna ses çıkarmayışı niye idi?" 

Bu kadar der, öper giderim.
Sağlıcakla kalın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu