SENİ ALACAKLAR MI YAVRUM?

İzzet Çapa'nın bugünki Hürriyet Kelebek'teki, Özge Ulusoy röportajından...
(aklımda kaldığı haliyle yazıyorum)
Soru şu: Evlilik hakkında konuşuyor musunuz?
Cevap: Hayır, hiç. Ne ben "biz ne oluyoruz, evlenecek miyiz diye soracak bir kadınım, ne de Hacı bu soruya mağruz kalacak bir adam."
Soru şu: Ne olacak bu külkedisi hikayesi durumunuz, mahalle baskısı hissediyor musun?
Cevap: Artık görüyorlardır diye düşünüyorum. Sürekli üretiyorum, kendi paramı kazanıyorum, on kazanıyorsam üçünü emlağa yatırıyorum. Ama insanlar bu sorunun cevabını benden çok düşünüyor sanırım. Geçenlerde havaalanında bir teyze yaklaştı yanıma mesela "Seni alacaklar mı yavrum?" diye sordu. 
Sorunun vehametine gel. 
İşin tuhaf yanı bu baskı insanın sağlıklı karar almasının bile önüne geçebilir. 
Ne bileyim, insan kendisi bile hiç farkında olmadan hırs yapabilir. 
Mesela hanım teyzemizin sorusuna aynı minvalde cevap verilecekse "Bilmem, ben 'varacak mıyım acaba' yı düşünmekten ziyade "bal gibi alacaklar" tuzağına bile düşebilir. 
Kendi içinde tabii. 
Tuhaf ki ne tuhaf. 
Bütün dünyada "kadına şiddetle mücadele günü" düzenleniyor. 
İnsanlar sesi kısılana kadar "eşitlik, özgürlük" diye bağırıyor. 
Gündelik hayatın ortasında, herkesin gözü önünde kadınlar on beş yerinden (aşırı tutkulu sevgi nedeniyle!!!) bıçaklanarak öldürülüyor... Sonra o adamlar aynı sebeple ceza indiriminden yararlanıp, üç gün yatıp çıkıyor. 
Ama normal hayatta en beklemediğin anda, en beklemediğin şekilde ve üstelik gene bir kadın tarafından gelen psikolojik şiddetin önüne geçmek de hiçbir şekilde mümkün olmuyor. 
Yüz bin kere söyledim. 
Bu da artı bir olsun. 
Kadına yönelik şiddetin durması için, önce kadınların eğitilmesi gerekiyor. 
Bir teyzenin ağzından böyle bir sorunun dökül-e-me-mesi gerekiyor. 
Alt beyninde böyle bir olgunun olmaması gerekiyor. 
Erkeğin 'alan', kadının 'varan, veren' taraf olmaması gerekiyor. 
Kendini hediye paketi zannetmekten vazgeçmesi gerekiyor. 
Ne çok şey gerekiyor. 
Offf ki ne of!
Yazıyoruz, yazıyoruz da
bitmiyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu