Şehvetimi yitirdim. Hükümsüzdür!

"İyi haberler genelde siz tam ümidinizi yitirmek üzereyken gelir, kötü haberlerin böyle bir ayrımı yoktur" diyor, Aylin Balboa ilk kitabı Belki Bir Gün Uçarız'da. Önce altını çizdim, sonra üstüne biraz düşündüm...Aklıma ilk gelen kötü haberlerin de aslında hep bir "sabaha karşı" geldiğiydi. Ya da benimkiler hep öyle geldi...Çocukluğumdan hatırladığım, o telefon nedense hep bir sabaha karşı acı acı çalar, babam beyaz atletiyle yataktan gözünü ovuştura ovuştura fırlar, sonra da o telefonu kırar gibi çaaat diye yerine indirirdi. Ne hikmetse, kırılmazdı hiç. O da ayrı bir konu ya...neyse. Hem belki de bu evrenin benim ve babam için seçtiği özel bir saattir. Bilemem ki!... Daha iki gün önce dedim ki "hadi şunu artık yapsana" diyen bir arkadaşıma. "Şehvetimi yitirdim!" Yaslanmıştı sandalyeye. Doğruldu birden, masaya doğru eğildi. Gözümün içine tuhaf tuhaf baktı ve Sevda Demirel misali "Ne dedin seeennn?" dedi. "Duydun iş...